Stalker / İz Sürücü
ANDREY TARKOVSKY
ANDREY TARKOVSKY
NURİ BİLGE CEYLAN
STANLEY KUBRICK
TİM BURTON-MİKE JOHNSON
MARTIN SCORSESE
CHRİSTOPHER NOLAN
THEODOROS ANGELOPOULS
PARK CHAN-WOOK
ALFRED HİTCHCOCK
ZEKİ DEMİRKUBUZ
QUENTİN TARANTİNO
SİNEMA KENDİ İÇİNDE KENDİNİ BULABİLMEKTİR.
Sinema denildiğinde akla gelen ilk şey görsellik olduğundan sinema dili de görseller üzerinden oluşmaktadır. Görsel açıdan sinemanın anlatmak istediği sorunsal bazen gerçeklikle bazen metaforik/sembolik anlatımla gerçekleşmektedir. Bu seçim metni yazan senaristin ve onu teknik anlamda eyleme dönüştüren yönetmenin tercihine göre değişkenlik göstermektedir. Sinema kimi yönetmen ve senaristlere göre gerçekliğin kendisi olmalı! Bazıları içinse gerçekliğin içinde sürreal/gerçeküstü öğelerinde harmanlanması anlamına gelmektedir. Bu türden anlatımın sembolik açıdan izleyici de ‘’bir dünya yaratma’’ sürecine girildiği düşünülmektedir. Filme doğrudan dahil olma yerine düşünsel süreçte izleyicinin de filme katkısı olabileceği düşünülmektedir.
Sinemanın farklı görüş ve tarz denilen kaygısı sinemaya birçok anlamda özgürlük tanımıştır. Dramatik anlamda her senarist kendi hayal dünyasında kurmuş olduğunu teorik anlamda kağıda dökerken yönetmenlerde bunu teknik anlamda eyleme dönüştürmektedir. Kurulan hayal dünyası ve kurgulanan çok farklı olabilir. Çünkü sinema aynı zamanda ‘’sorunsal’’ denen kavramın etrafında toplanmaktadır. Bu da yeni ve farklı bir anlatım dili oluşturma isteği uyandırır. Bu noktada sinema bazen diğer sanat dallarından bazen hayatın içinden bazen gerçekliğin dışına çıkarak bazen de ihtimaller üzerinden hareket ederek teknik ve teorik anlamda bunları kendi içerisinde eritir.
Sinema her alanda kendini yeniden yaratmaktadır. Görsel ve işitsel öğelerin birbirleri ile olan uyumu sinemanın omurgasını oluşturmaktadır. Oluşturulan soyut yapı; uygulama açısından farklı ses ve görsel öğeler üzerinden gidilmesini sağlamaktadır. Bu noktada sinemanın dili oluşmaya başlamaktadır. İçeriğe göre oluşturulan sahne mizansenleri ve sahnelerin görsel, işitsel uygunluğu sinemayı oluşturur. Sinema bu şekilde düşünsel süreç sonucu tek tek parçalardan ortaya çıkarılan çalışmanın kendisidir.
Her ne kadar kurgulanan dünya olsa da sinemanın kendi içerisinde dışına çıkIlamayacak kuralları vardır. Bazen teknik bazen teorik anlamda karşımıza çıkan bu durumlar sinemanın omurgasını oluşturmuş olduğundan değiştirmek ya da değiştirmeye çalışmak her zaman işe yaramayabilir.
Sinema bir dildir önemli olan o dilin içerisinde yeni bir dili eritebilmektir.
Benim konuşmak istediğim dil; STANLEY KUBRICK sanırım😊
Copyright © 2016 Tüm Hakları Saklıdır.