Yönetmenliğini Martin SCORSESE’nin, senaristliğini Paul SCHRADER’in yapmış olduğu filmin Robert De Niro ve Jodie Foster paylaşmıştır. Film 4 dalda Oscar’a aday olmuş ve Cannes Film Festivali’nde en iyi filme verilen Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır. Time dergisinin hazırladığı Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi listesinde, 52. sırada yer almaktadır.

Filmi psikolojik açıdan ele alacak olursak Vietnam Savaşın’dan dönen bir adamın yalnızlığını ve kalabalık şehir hayatına yabancılaşması konu alınmıştır.
Uykusuzluk problemi yaşayan ana karakterimiz Robert De Niro geceleri taksicilik yapmaktadır. Toplumun; ahlaki çöküntüsü kendi ve narsist (öz) yaşantısı ana karakterimizi rahatsız etmektedir. Karşılaştığı her olumsuz durum karşısında soğuk kanlı bir şekilde durumların üstesinden gelmeye çalışmaktadır.

Karşı cins ile bir bağ kurma çabası içerisinde olan karakterimizin başarısız denemeleri sonucu para karşılığı bir hayat kadınıyla birlikte olma isteği sonucu karşısına çıkan Jodie Foster ile birlikte ‘’bir şeyleri değiştirme’’ düşüncesini benimsemesini sağlamıştır. Kendi taktikleri ve kurmuş olduğu hayal dünyası ile birlikte güvenli bir toplum oluşturma yoluna gitmiştir.

Sosyolojik açıdan film incelemesi yozlaşan bürokrasi, birey olarak toplumdan kopuş ve kurtuluşu aramaktan ziyade mevcut düzene razı olan topluma eleştiri de vardır. Şehirdeki yaşamı metaforik anlamda ‘’Bir gün öyle bir yağmur yağacak ki sokaklardaki bütün pislikler temizlenecek.’’ repliğinden de anlayabiliriz.

Mevcut olan sosyal yapının yozlaşmasına tepki olarak söylenmiştir. Film genel anlamda büyük şehirde bir adamın yalnızlığını anlatıyormuş gibi görünse de aslında şehrin kendi yalnızlığını insanların tamamının birbirinden kopukluğunu anlatmaktadır.